sigara içme yasağı

    yıllardan sonra böyle bir yasağın konulmasına şüphesiz en çok sevinenlerden biri benim. eğitimsizlikle sigara içme eğiliminin doğru orantılı olduğunu düşünürsek, böyle bir yasağa türkiye'de de fazlasıyla ihtiyaç duyuluyor.
    "ayranı yok içmeye tahtaravanla gider mıçmaya" diye bir tabir vardır hani, işte bizim toplumumuzda, bu tipler ellerinden sigarayı hiç bir zaman düşürmez, her bir haltı yaparken bu meleti tüttürür.
    bunu otobüs duraklarında- insanları tiplerinden dolayı yargılamak istememe rağmen- fazlasıyla müşahade ettik, saygısız ve fütursuzca o kalabalıkta bu zıkkımı içerler, milleti de pasif içici konumuna düşürürler.

    ya da bir cafeterya'da, bir internet cafe'de zaten atmosferi basık, oksijeni düşük olan bir ortamda, sigara tüttüren bu insanların başkalarına karşı kesinlikle saygısı olduğunu zannetmiyorum. içeri girersiniz, direkt ciğerleriniz bir tepki koyar *
    özgürlük : başkalarının özgürlüğünü, yaşama ve nefes alma hakkını kısıtlamadığınız sürece her şeyi yapabilmektir
    dolayısıyla bu yasak gayet mantıklıdır. öyle samırsak, soğan yeme yasağıyla kıyaslanacak kadar basit değildir. birisi samırsak yemişse, onun ağzına 2 metre yakın durursanız o koku gelir sizi bulur. ama sigara tüm odaya yayılır. 10 metre ilerdeki adamın kokusu buraya gelir.
    sigara içen o çiğerler beyni de sarsmış olsa gerek ki "elma ve armut" birbirine benzetilmiş. olabilir, içmediğim için bunun etkisini bilemem beyne.

    işte bu tür durumların yaşanmaması için, bu yasağı sonuna kadar destekliyordum ki hiç bir mantıklı gerekçesi olmadan bu yasağın 4 ay sonra yürürlüğe gireceği, lokanta, kahvehane, cafeterya gibi işletmelerde ise kanuna hazırlanabilmek bahanesiyle 18 ay sonra uygulanmaya başlanacağı belirtilmiş.
    cidden bu kadar saflık, olamaz. ulan ne hazırlığı ! 2 tane "sigara içmek yasaktır" tabelası koymak, ya da bir tane sigarasız bölüm yaptırmak icin duvarın bir kısmına 10 metrekare cam koymak 18 ay mı sürüyor?

    anlaşılan bu pis kokuya 2 yıl daha dayanacağız...
    ölme eşşeğim ölme

    (12.01.2008 18:52)

machu picchu

    2007 seçimleri itibariyle de dünyanın 7 harikası arasına girmeyi başarmış, muhteşem inka medeniyetinin harika bir şehridir.
    el değmemiş yeşilliğin arasında 2400 metre civarında bir rakımda-bu dağın hemen deniz kenarında olduğunu belirtelim- harika bir panoramaya sahip, şimdiki peru sınırları içerisinde kalan bu bölge benim gibi bir çok kişinin görmeyi çok arzuladığı yerlerden birisidir, eminim.

    o meşhur amerika kıtası'nın keşfi sonucunda, sömürge zihniyetinden günümüzde bile kurtulamamış, çekirge sürüsü mantığındaki insanlar topluluğu, güney amerika'yı istila ederken, yakıp yıkarken bu bölgeyi farkedememesinden dolayı * * * şuan ki halini koruyabilmiştir.
    ulaşımı sıkıntılı olan bu mekana gidebilmek için şehrin bulunduğu dağın eteklerine kadar raylı sistem kurulmuştur, kalan kısmını da patika yollardan yürüyerek tamamlamak gerekiyor.
    unesco kurulması istenilen teleferik sistemine ise karşı çıkmakta, toprak kaymasına, ve yapılara zarar vermesine neden olabilir düşüncesiyle.

    şehrin ne amaçla kurulduğu, kimlerin burada yaşadığı, ordakilerin ne işler karıştırdığı tam olarak bilinememektedir. o yüzden halk arasında efsanesi bol, dedikodusu çok olan bir yerdir*.
    bu şehri ilginç kılan bir şey de şudur ki, 1900'lü yıllara kadar, perulular da bihabermiş bu yerden. burdan yola çıkarak şehrin tapınak gibi bir amaçla kurulduğu düşüncesi hemen aklımı kurcaladı. hani genelde manastırlar, budist tapınakları da böyle ıssız, kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerde dinginlikle ibadet edilebilsin diye kurulur ya, o bakımdan.

    şehir tesadüf üzerine keşfedilmiştir. 500 yıl kadar önce ispanyol çekirgelerinin, doyumsuzluğundan, vahşetinden ve istilasından kaçmaya çalışan inaka'ların saklandığı yeri arayan bir araştırma grubu sayesinde tesadüfi olarak farkedilmiştir. asıl aradıkları yer ise Vilcabamba bölgesindeki Vitcos * * şehriydi, ki zaten machu picchu'yu bulduktan sonra, orayı keşfetmek de o kadar zor olmasa gerek.evet artık peru'nun gizlisi saklısı kalmadı.orayı da buldular. ama tamamen yok edilmiş biçimde..

    bu şehrin sakinleri ile ilgili yapılan en gerçekçi açıklama, teori şu şekildedir;
    şehir yeni fethedilen yerlerin korunması, ekonominin yönetilmesi ve bir saldırı anında ekabirlerin, aristokratların korunması amacıyla kurulmuştur.
    inka medeniyetinin asıl başkenti ise, tahmin edildiği üzere, ispanyol vahşilerinin doğaya ve tarihe olan saygısından(!) dolayı yok edilmiştir. elimizde bir bu machu picchu kalmıştır...

    Hiram Bingham adlı amerikalı, tarihçi kişilik bu yeri keşfetmiştir, daha sonra kazandığı popülaritesiyle, yale üniversitesine hoca olarak atanmıştır, hatta senato üyesi bile olmuştur.
    çıkardığı kitabında vefasızlığın en büyük örneklerinden birini sergilemiştir, kendisine yardım eden rehberlerin, onu Machu picchu'ya yönlendirenlerin katkısından hiç bir şekilde bahsetmemiştir. tek bahsettiği, "halk arasındaki rivayetlerin" kendisini oraya yönlendirdiğidir.

    yale üniversitesi de az çakal değildir hani, bu bölgeden o kadar kap kacak, eser çarpmıştır ki, peru hükümeti dayanamayıp onları dava etmiştir. ve daha sonra çoğu tarihi eser tekrar anavatanına geri dönmüştür..



    (07.01.2008 13:24)

kozmoz

    ayaklı gazetedir kendisi. ama tek bakış açısından bakan gazeteleri değil de, tüm gazeteleri okusa bence cok daha hoş olur kendisi.
    ayrıca forum havasındaki başlıklarıyla maalesef bilgiden ziyade, tartışma platformu gibi bir ortam oluşturuyor. benim gibi tez canlılar da tutamıyor kendini dolayısıyla..
    bazı tanımlarına da güç bela "alıntı" ibaresi kullanmak zorunda bırakılmıştır. lakin 2 paragraftan daha fazla olan bütün yazıları alıntılar silsilesidir.
    alıntı aralarına da "yada" şeklinde notlar düşerek kendinden bir şeyler katması gayet manidardır. "ya da" bile değil. özgün kozmoz...
    keşke biraz daha az kışkırtıcı, aşırı taraflı, iğneleyici ve dışlayıcı yazılardan kaçınsa da vampircik sözlüğümüz yine eski saçma sapan kutuplaşmalara itilmese..
    ayrıca;
    (bkz: de bağlacı)
    (bkz: soru eki), (bkz: soru ekleri)
    (bkz: türkçe'nin katli)
    (bkz: dilbilgisi) (bkz: edebiyat)

    ama yiğidi öldür hakkını yeme, saygılı bir arkadaş..
    (03.01.2008 11:54)

din adına yapılan baskı

    evet din adına yapılan baskı fazlasıyla söz konusudur. ama ben bu konuya tersten balıklama dalacağım !

    her önüne gelen din hakkında, kendi basıt mantığıyla fetvalar veriyor, kafasına göre yorumluyor, beyninin gelişmişliğne göre yontuyor biçiyor. bu konuda türk milleti olarak zaten çok ustayızdır.

    ekonomiden hiç bir nane anlamayan tipler, faizden, dış borçtan, gayri safi milli hasıla'dan, enflasyondan, gizli develuasyondan * * * * dem vuruyor.

    bilimden, biyolojiden, fenden anlamayan teyzeler, yaşlı amcalar saatlerce öyle sohbet ediyorlar ki şehiriçi otobüslerde, trenlerde vs, dinleseniz oha felan olursunuz. alakasız detaylara girip, o kadar enteresan bağlantılar yaparlar ki, donup kalırsınız. çünkü saçmalıyordur.

    futbol konusunda da çok cins bir milletiz! babama da çok kızarım mesela. futboldan hiç anlamaz, ama kale ağzına karşı takım geldiğinde, "çek ulan çek, aban şu topa" gibi akılcı haykırışlarda bulunur. tabi ona kıyasla, futboldan biraz daha iyi anlayan biri olarak ben; "ya baba, adam nasıl çeksin, arada kaç metre var, önü kapalı görmüyor musun?" der ve kızarım.

    aynısı dini konularda da geçerli ! ağzı olan konuşuyor, kafasına uymayan bir fetva duyduğunda kabullenemiyor !
    "yapma hoca, sen ne bilirsin, ben üniversite okudum, kırk ülke dolaştım, kaç millet gördüm, bu böyle olmaz, şöyle olur"
    tabi ya, o din adamı sıfatı verdiğin, 4 yıl bu konuda ilim almış, o kadar ilmihal, tefsir, bilmem ne okumuş adam bunları bir yerinden uyduruyor ya. "yok bu hoca bilmiyor, ben şu sosyoloji uzmanının dediklerinden yola çıkıp, sosyal bilimci bay/bayan x'in mantığıyla yaşayacağım hayatımı" dersen de, ona göre yaşa karışmam. ama başkasını da böyle pervasızca eleştirmeyeceksin. senden bu konularda bilgili olduğu aşikarken üstelik.
    eğer diyanet'in, mütflüğün fetvalarına da inanmayacaksan, o adamları tutmayalım orda, ne gerek var böyle bir kuruma. sadece ona soru sorup, sonra polemik yaratacağım diyorsan o başka.
    evet keşke peygamber efendimiz yaşasaydı da ondan öğrenseydik, birinci elden. ama o vefat etti diye, bitti mi herşey? artık kafamıza göre mi, kuran'ı okuyup, sığ algılayışımızla yorumlayıp mı yaşayacağız?

    halimiz budur işte. hiç bir şeyden anlamaz, ama her şeye yorum yaparız.

    evet şuana kadar, yukarda bahsedilen, müftü, diyanet vs yorumlarına getirilen saçma laflara atıfta bulundum. gelelim dinci baskıya;

    türkiye hiç bir arap ülkesine, islam ülkesine benzemez! biz osmanlı'nın soyundan gelmiş, eşitlik ve adalet kavramlarını 600 yıldır adam gibi uygulayabilmiş, hoşgörü anlayışını kavramış bir milletiz.

    sakın ola ki bu ülkeyi, fas'la, suudi arabistan'la, malezya ile veya iran'la kıyaslamaya kalkmayın. bu adamların kültürü, geldiği köken bellidir, tarihin hangi zamanında bu ülkelerde farklı bir yönetim gördünüz be? yüzyıllardır bu ülkeler bu doğrultuda devam ediyor hayatına. bana " ama son yıllarda bunlar bu hale geldi" gibi şeylerle gelme. oldum olası böyledir o milletler. sömürge oldukları sürece de, dış mihrakların propaganda ve kışkırtmalarıyla o ülkeler adam olamaz da bu saatten sonra.

    eğer bahsettiğiniz dinci baskı gerçekten varsa bu ülkede, dinini yaşayan kişilere baskı bunun on katıdır bu ülkede !
    mini etek giyen birisi, dedesine ebesine bu kıyafetle görünmek istemez genelde, veya köye giden birisi de boynuna bir yemeni atar mesela. bu gibi şeyleri dinci baskı var gibi göstermekten ziyade, bu bir saygının gerekliliğidir.

    oruç tutmayanları dövmek, kız arkadaşıyla gezenleri hırpalamak gibi yapılan aptalca eylemleri dinci baskı diye de nitelendirmek anlamsız. o öküzlüğü yapan tipler olduğu kadar, otobüste başı örtülü kızlara irdeleyici gözlerle bakan öküzler de vardır bu ülkede *.
    bu durum sadece bir kaç kendini bilmez hazımsızın zırvasından başka bir şey değildir.
    bu gibi örneklerle, sürekli inananları, baskı yapıyorlar gibi göstermek, bir kaç kuru odunun yanında milyonlarca ton yaş'ı yakmaya çalışmak saflıktır!

    ayrıca ismet inönü döneminden bu yana, dinci baskı değil, din karşıtı baskı daha fazla olmuştur ! ahır olarak kullanılan tarihi camiler, evinde 5 çocuğa kuran-ı kerim öğretti diye dedelerin tutuklanması, ezan'ın namazın n'sinden anlamayan, alnı yere hiç değmeyenlerin baskısıyla türkçe'ye çevrilmesi, kamusal alan diye hastaneye bile bazen sokulmayan başörtülü annelerin ferdayı da bu ülkede duyulmuştur!

    türk toplumu, hiç bir zaman baskıcı bir karaktere bürünmemiştir, hiç bir zaman yabancı azınlığın, gayri müslimlerin hakkını gaspetmemiştir, hiç bir zaman başkalarının inancına dil uzatmamıştır. hiç bir zaman kişilerin mabedlerine, taptıklarına laf etmemiştir. bu yüzden de imparator olabilmiştir.

    ülkemizdeki asıl sorunlardan birisi aslında, kişilerin neye inandığını açıkça belirtmeyip kafa bulandırmaya çalışmasıdır. ateisttir, masondur bunu söyleyemez, hala müslüman gibi kendini lanse eder ve dinin yapısına laflar eder, aklınca yontup taraftar elde etmeye çalışır. ara sıra namaza gider, inşallah'la, maşallah'la milleti kandırır. amacını gerçekten belli etmez. * * * * * *

    din adına baskı, misyonerlerin işidir, afrika'da örneklerini hala görüyoruz!
    din adına baskı, cahil beyinlerin, kendinden olamayanı benimseyememe özürlülüğünden kaynaklanır. arap ülkelerinde * hala görüyoruz.
    din adına baskı, şerefsiz ülkelerin ülkeyi bölme amacıyla, o ülkede bulunan safları fışfışlamasıyla din ayrımcılığına ve iç savaşa neden olur! *
    (02.01.2008 12:13)

sangane

    dünyada tanıyabileceğim en vefalı dostların başında gelen * * * *, kara gün dostu, ak gün muhalifi güzel insan.
    kendisiyle yeni yıla beraber girdik, dilerim bir ömür böyle devam eder...
    nice huzurlu ve sağlıklı yeni yıllara-RUL...
    (01.01.2008 00:04)

vampircik yaş ortalamasının büyük olması

    yaş ortalamasının büyük olmasıyla türkçe konuşma yetisi arasında güzel bir bağ kurulmuş gördüğüm kadarıyla.

    bahsedilen tanımlarda, edebiyatın zenginliğini ortaya seren yazılarda geçen kelimelere; arapça, eski türkçe, osmanlıca, farsça gibi yaklaşımlar sergileyerek, mantıksızlık yapmanın ne gereği var, işte onu anlayamadım.

    edebiyat'ın e'sinden anlamayan tiplerin , türkçe'nin sadece 1923 sonrası üretilen, tdk'ın geçmiş zamanlarda, insanları sırf geçmişiyle olan bağlantısını dil yoluyla kesmek istemesi neticesinde fazlasıyla çakma kelimeler üretmesiyle bu dil oluşturulmamıştır !!!

    yeter bu dilde şark kökenli kelimeler var diye çıkarılan yaygaralar. sizin gibi zihniyetler yüzünden 1950 yılında yazılan şiirleri bile anlayamaz olduk.
    eğer yeni nesil böyle bir şey ise, eğer genç nüfusla kastedilen konuşma özürlü, tiki kitle ise, 24 yaşımda moruk olarak adlandırılmayı tercih ederim !!!
    ayrıca genç nesil daha de bağlacını ayrı yazmayı bilmezken türkçe'nin zengin kelime dağarcığını bu şekilde eleştirmesi de büyük bir çelişkidir! pardonnn, paradoks demeliydim. biraz da avrupai, beni cool * gösteren kelimeler de kullanayım iyice moruklaşmayayım değil mi?
    (30.12.2007 19:02)

mehmet akif ersoy

    mithat cemal kuntay'ın ağzından;

    "İlk tanıdığım zaman ona inanamadım. bir insan bu kadar temiz olamazdı. fena aktör, melek rolünü oynamaktan bir gün muhakkak yorulacaktır. gayri tabii (yapmacık) bir faziletten yorulan yüzünü bir gün kesin görecektim. fakat 35 sene bekledim, o gün bir türlü gelmedi. otuz beş sene onun yanından her çıkışımda, kendime hep bu sualleri sordum. mahrumiyetlerden yılmayan seciyesiyle *, kendisini nasıl kahraman sanmıyordu. onun temizliği yanında insan kendi günahlarından muzdarip olurken, o, kendisinin sizden başka olduğunu nasıl görmüyordu? dostunu, "sevmek" kelimesinin noksansız manasıyla seviyordu. Öldüğü zaman, düştüğü zaman, dünya aleyhine döndüğü zaman, yanında olmadığı vakit ve sevmeyenlerin yanında olsa bile..."

    mehmet akif ersoy, türk milletine kazandırdığı eserlerle, onların gönlünden hiç bir zaman kopmayacaktır. özellikle * o muhteşem şiirlerini, tek beyitlik harika vecizelerini unutmak ne mümkün, üzerinden 100 yıl geçmiş nerdeyse, yüzlerce yıl geçse de istiklal marşı'nın o edası, her okunuşunda vatanını sevenlere verdiği o duygu söner mi ? hiç sanmıyorum.
    dün (27 aralık) onun ölüm yıl dönümüydü, ruhu şad olsun ve nur içinde yatsın.
    ---
    "yurdunu allaha bırak çık yola
    'cenk'e deyip çık ki vatan kurtula.
    böyle müyesser mi gaza her kula
    haydi, levend asker, uğurlar ola."
    ---
    "Çalış dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun;
    onun hesabına birçok hurafe uydurdun.
    sonunda bir de"tevekkül" sokuşturup araya,
    zavallı dini çevirdin onunla maskaraya."
    ---
    "cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz;
    bu yol ki hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz.
    düşer mi tek taşı, sandın, harîm-i namusun?
    meğer ki harbe giren son nefer şehid olsun."
    ---
    "tükürün cephe-i lakaydına şarkın, tükürün,
    kuşkulansın, görelim gayretleri halkın,
    tükürün milleti alçakça vuran darbelere,
    tükürün onlara alkış tutan kahpelere!..."
    ---
    "edepsizliğin başladığı yerde edebiyat biter."
    ---
    " göz, yumulmakla kör olmaz."
    ---
    "tarihi 'tekkerrür' diye ta'rif ediyorlar;
    hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi."
    ---
    "adam mısın?
    ebediyen cihanda hürsün, gez.
    yular takıp seni bir kimsecik sürükleyemez.
    ---
    "Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince
    Günler şu heyulayı da er geç silecektir
    Rahmetle anılmak ebediyet budur amma
    Sessiz yaşadım kim beni nerden bilecektir?"
    ---
    "Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet,
    hakkıdır hakk'a tapan milletimin istiklal !.." * *
    ---


    (28.12.2007 10:39)

sangane

    kültürlü bir o kadar da muhalif vampir.
    samk: abi avrupa'ya kesin gitmek lazım o yollar o sokaklar bir temiz bir düzenli inanamazsın. kimse zort diye korna çalmıyor, millet sabırlı..
    sangane: tabi tabi, ordaki aile yaşamına ne demeli?
    samk: ne alaka bee, o kısmını ben de övmedim ki zaten, sipekülasiyon* yapma, demgaoji etmeeğğ
    sangane: hee oldu, öyle bir anlatıyorsun ki, sanki orası daha güzel, orası yaşanılası
    samk; la ben yaşarım, gerekçelerim kuvvetli, sannnğane!

    kendisi dün itibariylen avrupa'da burslu eğitim için sınavlara felan girmiştir. inşallah hayırlısı olur da biraz da orada elin avrupalısıyla muhalefet yapar.

    sangane: kemal bey, hayırlı olsun sudi arabistana gidiyor muşsunuz?
    samk: ?!!!
    kemal gürüz; yoo, nerden çıkardınız?
    sangane: ee milleti göndermeyi biliyorsunuz ama.
    samk: * * *

    velhasılı kelam iyi çocuktur hoş çocuktur, sevdiğim bir tiptir, bir de şu soğukta, donmaya yüz tutmuş kulak kıkırdağıma dokunmasa kendisini 1000 kat daha fazla seveceğim..
    kısacası 10 üzerinden: * * *

    ha bir de kendisi doğunun paris inden çıkmadır. hani bir film vardı ya "23" diye, adam piskopata bağlamış her şeyi 23 'e endekslemişti felan. işte bizimkisi de öyle biri, her bir şeyi 44'e endekslemiş.*
    (27.12.2007 12:42)

deprem

    bu gece itibariyle gecenin zifiri karanlığında 1.47 de çoğumuz mışıl mışıl uyurken * * *, merkezi bala olan 5.5 şiddetinde bir deprem gerçekleşmiştir efendim.
    şahsen ben kendim, cidden ürperdim ve baya bi tedirgin oldum * *. bayadır böyle yatağımı sarsan olmamıştı * *

    ilk 5 saniye "ne oluyoruz uleayn" dedim, bir hışımla arkamı döndüm, bu sıralar evde olan annemin ya da kardeşimin gece gece şaka felan yaptığını sandım, sonra baktım, dedim "abovv deprem, bismillah, bismillah, bismillah" * *
    evimde beslediğim muhabbet kuşunun da kafesi parçalamasını takdir ettim doğrusu. azimle... mermeri delermiş diye bir söz var ya. az daha başarıyordu bizimkisi *

    bi kaç kişi dışarı çıkmış, kendi kendime söylendim; " ben de çıkayım biraz gövde gösterisi yapayım, show tv gelirse röportaj yapayım, yeni eşofman altı aldım onu sergiliyim" felan. lakin dış kapıyı açınca içeri bir soğuk girdi ki off, gözüm yemedi kısacası.
    sonra şehadet getirip yattım...

    şaka bir yana, insan her ne kadar onca gücü elide bulundursa da, yine de ne kadar aciz olabileceğini anlıyor böyle zamanlarda. bir anda geçmişte yaptığı hatalar, başkalarına yaptığı haksızlıklar geliyor aklına.* *
    allah korusun, bir facia yaşansaydı tekrar, bu soğukta o kadar insan ne yapardı düşünmek bile istemiyorum. büyük geçmiş olsun diyorum tüm hemşehrilerime.
    ölüme her an hazırlıklı olmak ve diğer hayata * boş gitmemek ümidiyle...

    * * * * * * * * * *
    (27.12.2007 09:28)

cemil ipekçi

    sanatçı görünümlü çömezlerden, kara cahil entellerden çok daha mantıklı olduğunu müşahade ettiğim osmanlı hayranı, pala bıyıklı ve doğrucu, dobracı bir modacıdır.
    yaşam tarzı ve hayata bakış açısı çoğu kimseye göre farklı olsa da, saygı duymayı çok iyi bilen, bu yüzden de saygı duyulan, özgürlükçü bir türkiye vatandaşıdır.

    aşağıdaki sözler kendisine aittir, takdir ettim doğrusu;

    "fazıl say'ı tanırım, çok şeker bir insan; ama 'onlar' ne demek? 'onlar' dediğin çoğunluk, yüzde 70 oy alıyor. nasıl böyle bir ayrım yaparsın? bunlar, türkiye'yi nişantaşı'ndan ibaret zanneden 40 bin kişilik, içinde benim ailemin de olduğu beyaz türkler. 65 milyonluk türkiye'yi görmüyorlar; çünkü belirli bir azınlığın ve dinazorların son çığlıkları bunlar."

    "ben 60 yaşındayım, bizi düne kadar 'komünizm gelecek' diye korkuttular, şimdi 'İran oluruz' diye korkutuyorlar. kadın olsaydım 'sırf protesto olsun diye' türban takardım." * * * *

    "İşgal altındaydı bu ülke, insanlar terk etti mi? inançlarda ve düşüncelerde aynı olmayabiliriz; ama ülkeyi 'terk etme' ifadesini kullanmak çok ağır." * * * *

    "yasak yok, kim nerede mutlu olacaksa orada yaşasın"

    "benim türbanı savunmam ondan. Çünkü daha evvel kadınlar türbanı takmıyordu. belki başını sadece örtüyordu. ataerkil aile yapısından dolayı sokağa çıkamıyordu. Şimdi kadın, türbanla birlikte haklarını savunmasını öğrendi. bir bakıyorsunuz türbanlıların yüzde 80'i okumuş, lisan, dünya ekonomisi biliyor. başı açıkların çoğu rolex saatten; evine moldovalı hizmetçi geldi, gittiden başka bir şey konuşmuyor."

    "bırakın üniversitelerde serbest olmasını, kamuda da serbest olmalı. kamuda çalışana böyle böyle giyineceksin demek ne kadar doğru? kıyafet kanunu bir mao'nun Çin'inde olmuş, bir de bizde. dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok."

    "abdullah gül, karısının başörtüsüyle değil, kendi beyniyle ülkeyi idare ediyor. siz oturup 'bize yakışıyor mu?' diyebilirsiniz. bu hükümet, 5 yıl önce güllük gülistanlık bir ülke devralmadı. bir faciayı devraldı. bugün, çok mutluyum; çünkü abdullah gül'ün yerinde durduğu yok. "

    artık kafatasından ziyade, o çalışan beynin içine bakmanın zamanı gelmedi mi ?
    hala ye kürküm ye diye tutturmanın alemi ne?

    gözünü seveyim cemil ipekçi, gezmiş, görmüş, bilinçlenmiş sanatçı böyle olsa gerek..

    yaşam tarzı ve hayata bakış açısı farklı olsa da, saygı duymayı çok iyi bilen özgürlükçü kimse
    (16.12.2007 15:26)

fazıl say

    iyi piyano çalması haricinde bu ülkeye ne tür bir katkıda bulunduğu bilinmeyen popüler insan. ha evet hatırladım, bir ara varoşlarda cem uzan gibi taramalarda bulunmuş ve yetenekli kardeşlerimize piyano öğretme eğilimine girmiş, aşık veysel'in bir şiirini * piyanoya uyarlamış ve hatta çok da güzel * çalmıştır.

    ama son günlerde aşırı anlamsız ve göründüğü kadar mantıklı bir tip olmadığını yansıtan sözler sarfetmiştir bu ülkenin durumu hakkında. şahsen ben sinirlendim bu cahil ve oturaksız cümlelere..

    %30 ne %70 ne yahu, yine kimin anketiyle uydurdun bu oranı? siz kim? biz kim ? bu ülkede kaç millet, kaç tür yaşıyor ? hani %46 nın karşısında %54 vardı ? sen gidince kaybımız ne olacak? youtube'dan yine çaldıklarını göreceğiz, uydudan yine konserlerine şahit olacağız! başka ? başka ne meziyetin var acaba ?
    hande ateizi ile tek-çift-triple gecelik ilişkinle kızına örnek olmaktan başka ?

    yıllardır başını kapatarak bu toplumda yaşayan kimseler, şimdi biraz evinden çıktı diye yaygara çıkarmanın anlamı ne ? konserine gelen başı örtülü yahudilere hiç laf ettin mi ? türkiye'de o varoşlarda verdiğin konserlere gelen başı örtülülere neden zamanında ses çıkarmadın ? haa anladım, onların vasfı yok doğru, güçsüz oldukları sürece, eğitimsiz ve yoksul oldukları sürece sen adil, özgürlükçü ve eşitlik savunucusu şövalyesin değil mi ?
    ama akmerkez'de lüks bir lokantada, ya da pahalı bir mağazada görünce kendine yediremiyorsun değil mi o kişilerle aynı çorbayı içmeyi, aynı dükkandan alış veriş yapmayı ? aynı şeyleri paylaşmayı ...

    kimi köşe yazarları hemen galeyana geldi, "bir sanatçı böyle bir şey dediyse, vardır bir bildiği". oldu canım ! bir insan sırf piyano çalmakla, sırf sesi güzel diye sanatçı oluyorsa ve her düşündüğü doğru diye bir genelleme yapıyorsa o da sizin ne kadar *zeki olduğunuzu deşifre eder!
    sanatçı dediğin adam, oturmasıyla, kalkmasıyla, insanlarla olan ilişkileriyle, yaptığı yardım ve çıktığı desteklerle o makamı hak eder. insanlara eşit bir şekilde yaklaşarak, "yok bunun sapı, yok ötekinin çöpü" diye yüz ekşitmeyek o ünvanı kazanır. yılın 330 günü yurt dışında piyano çalarak, aşk hayatıyla magazin programlarını süsleyerek, nişantaşı'nın sadece lüks mekanlarını mesken tutarak kişi sanatçı olamaz. sadece yetenekli bir çalgıcı olur !

    bu ülkeyi "biz, siz" diye ayrıştırmaya çalışan ve bazı kara cahilleri de galeyana getiren kişi, doğruları söylemekten ziyade, bölücü olur ! ve böyle birinin de benim ülkemde zaten yeri yoktur. ya çıksın dağa, ya da çıktırsın gitsin avrupa'ya.
    o çok sevdiği lozan'a, o çok sevdiği aile hayatı ve ahlak yönünden çökmeye yüz tutmuş avrupa'ya.

    (15.12.2007 20:14)

domuz yagi

    bilindiği üzere müslümanların tüketmesi haram olan yağ türüdür.
    aynı şekilde yahudiler de bu konuda hassastırlar,domuz ve türevleri yemezler. dolayısıyla özellikle avrupa'da, türk ve diğer müslümanların bir çoğu ürün alırken, yahudilerin tükettiklerinin aynısını tüketmekte pek sakınca görmezler.
    tabi bu durum "et ürünleri" dışındaki ürünler için geçerlidir. çünkü et tüketiminde de o etin nasıl kesildiği ve kesim sırasında allah'ın adının anılması önemlidir.
    yahudilerin ayrıca bir özelliği varmış. onlar kosher belgeli olmayan gıdaları tüketmez ve bu belgeyi her firmaya kolaylıkla vermezlermiş. * *

    bir kaç değişik internet sitesinden bayağı bir araştırdım. özellikle gıda ürünlerinin etiketinde bulunan "e" ile başlayan ürünlere karşı bir korku söz konusu malumunuz. bunu kimler,nerden nasıl çıkarmış bilemem ama bu korkunun yersiz olduğunu anladım. *
    e kodu; bu katkı maddelerinin Avrupa birliği standartlarına göre kullanımının uygun olduğu ve güvenlik testlerinden geçtiği anlamına gelmektedir.
    yoksa domuz ürünü içeren maddeler topluluğu felan değildir.

    türkiye'de hiç bir üründe domuz yağı katkısı kullanılmamaktır. ** tüketilen ürünler anlamında yani. bu konuda bütün şirketler ve üreticiler belgelerle fabrikalarını ispat yoluna gitmiştir. ama gizlice kullandıklarını da allah bilir.
    böyle bir durumda da, o besinin tüketilmesi caizdir, bu şekilde verilmiş bir fetva vardır. o kişilerin sözü esas alınır ve yaptıkları yanlışlar o üreticilerin kendi günah hanesine yazılır.

    şimdi izninizle, dinimizce * tüketilmesi haram olan bir kaç tane "e" serisi ürün ekleyeceğim buraya. tek bir siteye güvenerek değil de bir kaç siteden kıyaslama yaparak bunları yazıyorum. yoksa ohooo, 100lerce isim dolaşıyor etrafta... * *

    e120: karmin, karminik asit, kosinal
    kullanımındaki sınırlamalar :
    böceklerden ekstrakte * edildiği için, etin yanı sıra süt ve süt ürünleri de yemeyen vejetaryanlar, yalnızca et yemeyen vejeteryanlar ve bazı din grupları tarafından e120 tüketilmez.
    bu katkı maddesi daha ziyade sakızlarda kullanılıyormuş.

    e441 : jelatin
    kullanımındaki sınırlamalar:
    yalnızca et yemeyen vejeteryenler ve etin yanı sıra süt ve süt ürünleri de yemeyen vejeteryenler tarafından kullanılamaz. Ürünün kaynağının tam olarak bilinememesinden dolayı müslümanlar ve yahudiler gibi din grupları tarafından kullanımı sınırlandırılmıştır. ne yazık ki, kaynak ile ilgili bilgi sadece üreticiden sağlanabilir. Özel helal jelatini, sığırdan elde edilerek üretilir.
    bu katkı maddesi de genel olarak dondurmalarda kullanılıyor. ayrıca jölelerde ve yoğurtta da kullanılıyor.

    e471: mono ve digliseritler
    kullanımındaki sınırlamalar:
    Çoğunlukla bitkisel yağlar kullanılmasına rağmen, hayvansal yağların (domuz eti içeren) kullanımı dışlanamaz. bundan dolayı; birtakım gruplar, örneğin, etin yanı sıra süt ve süt ürünleri de yemeyen vejetaryenler, müslümanlar ve yahudiler bu ürünlerden uzak durmalıdır. sadece üreticiler yağ asitlerinin kaynağı üzerine detaylı bilgi verebilir. kimyasal olarak, bitkisel veya hayvansal kaynaklı yağ asitleri aynıdır.
    yani alırken "hayvansal mı bitkisel" mi şeklinde sormak lazım. ama ne bilecek bunu elin marketçisi. en iyisi almamak

    harmanlanan kaynaklar;
    http://www.gidaraporu.com
    http://www.food-info.net/tr
    http://animal-ingredients.hypermart.net
    http://www.muslimconsumergroup.com

    tekrar belirtmek gerekirse, bahsedildiği gibi, toplumda algılandığı gibi, tüm e serisi'nin kullanıldığı ürünlerin tüketilmesi haramdır iddiası biraz cahilliktir. çünkü bu katkı maddeleri kullanılmadan, nerdeyse hiç bir ürün üretilmemektedir. asit düzenleyici, renklendirici, vitamin, lezzet verici, koruyucu gibi özellikleri vardır her birinin.
    (14.12.2007 15:31)

ahmet hakan

    ne olduysa erbakan * * yüzünden oldu. kızını vermedi, ahmet hakan psikopata bağladı.
    "yemişim sağını da solunu da, muhafazakarını da, entelini de" dedi sapıttı sonunda.
    bir kız sevdası insana neler yaptırıyor yarabbim.

    hani arada sırada, magazin programlarına, kadın programlarına, haberlerin eğlence, geyik köşelerine, sırf dikkat çekmek için, yok bitkiyle kanser geçiştiren adam, anne diyen horoz, çin diyeti, panda diyeti, makak diyetinin incelikleri, diye ortaya suni gündem çıkarırlar ya ha işte bu da o nesnelerin insancıl olanlarından.

    bir gün gelir, necip fazıl'a çatar, bir gün gelir hiç alakası olamayacak, ilgili alanı dışındakilerle ağız dalaşına girer*, sırf çattığı kimseler popüler diye, onlarla polemiğe girerek prim yapar.

    ne idüğü belirsiz birisi yani. ben çözemedim, n bilinmeyeli denklem mübarek. solcu desem değil, sağcı desem hiç değil, ortada kuyu var, futbolcu hiç değil * * * * * * .nereye çekiyor bu gemi hakan hocam? kardeşimin bmx'inin arka tekeri gibi 8 yapma nooolur)
    dün de 32nci gün'de-sırf yediği naneler sayesinde bir tanınmışlığa sahip olduğu için katılabildi bu programa eminim- imam hatipler kapansın diye delinin kuyuya taş atarak 40 akıllıyı uğraştırması gibi, yine arka kısımda belden aşağı bir organından bir gündem oluşturmaya çalışıyor olsa gerek.
    yahu herşey yolunda, illa kovana çomak sokup oranı buranı sokturman mı gerekiyor? *
    çözemedik, e hadi o zaman kapatalım. ne kadar basit ve düz bir mantığı olduğu aşikar.
    üniversitelerde de başörtüsü sorunu var * * * *, bi türlü çözülmüyor, bence o zaman liseden sonra da eğitim olmasın. tövbee tövbee, hasbunallah, subappa..

    burdan sayın erbakan'a sesleniyorum, ne olur ver şu deliye kızını. yoksa mazallah bekar kalacak, sonra.. düz duvar, teneşir paklama vs vs..
    (14.12.2007 11:09)

yusuf ziya özcan

    chp'nin karşı çıktığı bir isimdir kendisi. dolayısıyla bu ülkeye kesinlikle yararlı bir şeyler yapabilecek kapasitesi olduğu hissine şimdiden kapıldım. * * *

    ekşi sozluk'de bu isim taratıldığında gayet eğlenceli ve sıcak kanlı bir kişiliğe sahip olduğu ortaya çıkıyor. kendisi hakkında öğrencileri tarafından baya bi olumlu yorum vardır. teziç gibi somurtkan, soğuk bir karakterde olmadığı aşikar. toplum içine çıkmayan, insanlara yukarılardan dürbünlü at gözlüğüyle bakmayan birisidir son edindiğim izlenimler.
    sosyolog olması da tarafsızlık, özgürlük ve eşitlik konusunda ihtisaslı olduğunu gösteriyor. eşi de başörtülü ya da türbanlı değil, yani o yök olası makama şuan için uygun görünüyor.

    odtü'de sosyoloji hocalığı da yapmaktadır.
    bi de tübitak başkan yardımcısıymış düne kadar. * * * * * * *
    (10.12.2007 19:27)

fatih terim

    ayda 130 bin yeni türk lirası maaşla beslediğimiz lüzumsuz futbol kültürünün ünlü bir parçası.
    üst üste saçma sapan takıma yenilir, berabere kalır ama son anda 2 tane maç kazanır, hemen onu öper başımıza koyar, kimi cahillerin din tüccarlarının elini eteğini öptüğü gibi, biz de terim'i salya sümük akıtarak göklere çıkarırız.
    futboldan özellikle son yıllarda aşırı soğumuş biri olarak büyük tepki gösteriyor olabilirim, ama diyeceğim şudur ki, futbol federasyonunun gelirlerini bu kadar paspal şekilde çarçur etmesi cidden canımı sıkıyor.

    yahu bu adam tam olarak ne yapıyor da böyle bir yüceliği hak ediyor anlatsın biri bana?
    bir de şişiyor ki röportajlarında * *, öküze benzemeye çalışan kurbağa misali, iyice sinirlerim tepeme cıkıyor.
    ben bu adamı hiç sevmedim, futbol federasyonu'ndan da iyice nefret ettim.
    (bkz: prim) adı altında, (bkz: gaza getirmek) maksadıyla o kadar pis paralar savruluyor ki etrafa...
    biz de hala bu tiplerin çığırtkanlığını, fışfışçılığını yapıyor, peşlerinden fareli köyün kavalcısı masalında olduğu gibi koşturuyoruz.
    milli takım adamların en büyük kazanç kapısı olmuş, kimin umrunda milli duygular, hey babam hey..
    (07.12.2007 18:59)

sayfa: 1-2-3-4...-7

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.